28 Haziran 2013 Cuma

Kıbrıs kaçamağı

Geçen hafta sonu yani 21 haziranda aylar önceside planladığımız Kıbrıs tatilimizdeydik. Çağının isteği üzerine sadece kumar odaklı planlamıştık bu tatili... Kocamın içinde bir kumarbaz var evet.. Bahis olsun, poker olsun seviyor riske girmeyi... Benim içinse kumar oynamak ana amacımız olsa da içten içe yeni bir yer görmek heyecan vericiydi... Ee amaç kumar olunca Asrın Bora'yı götürmek olmazdı. İlk kez ondan ayrı üç gün geçirecektik. Anneannesinde kalacağı için gözüm kesinlikle arkada kalmadı, hatta yeme içme konusunda benden daha titiz olduğu için döndüğümüzde Bora'yı daha topaç göreceğimize emindim... Sabah erken saatte Bora'yı anneme bırakıp havaalanına doğru yola koyulduk. Kahvaltımızı Maximum kartın loungeında yaptıktan sonra bir saat rötarlı da olsa Kıbrıs'a ulaştık... Otele transferimizi bir hata yapıp Türkiye'deki Havaş benzeri olduğunu düşündüğümüz Kıbhas' la yaptık. Malesef ülkemizdekilerin aksine orda adeta bir dolmuş gibi dura kalka, ağır ağır, Lefkoşa turu yaparak Girne limanına yaklaşık 1-1,5 saatte ulaştık. Limandaki Harbour kafede buzzz gibi biramızı ve kalamarlarımızı yedikten sonra taksiye atlayıp otelimize gittik. Beklentilerimizin aksine otelimiz 'Vuni Palace' deniz kenarında bir tatil köyüydü;) Amaç kumar olunca otel konusunda çok araştırma yapmayıp tur şirketinin bize önerdiği uygun fiyatlı oteli seçmiştik. Demekki bazen çok kurcalamayıp akışına bırakmak lazım... Odamız hazır olmadığından otelin içindeki Casino'ya uğramayı önerdiğimde Çağın tabiki beni geri çevirmedi.. Benim için oldukça heyecanlıydı, girişte kayıt yapıp bir kart çıkartıyorlar makinelerde oynamak için o karta para yüklemen gerekiyor. Masalarda rulet, poker, black jack oynayacaksan masada para verip çip alınıyor.. Kapıda bekleyen iri kıyım korumaları geçtikten sonra heyecan dolu Casino maceraları başlamıştı. Şöyle bir turladıktan sonra rulet masası dikkatimi çekti, en düşük bahis de 1$ olunca 'oynasak mı' dedim... Koyduk yüz doları aldık 100 tane çipi... O çipleri sayılara dağıtmak, gelenlere canlı canlı bakmak oldukça heyecan vericiydi... Yavaş yavaş eriyen çiplerime üzülürken bir anda tutturduğum sayıyla kara geçtim... Sonra da 25 dolarlık karı ayırıp kalanla oynadım.... O 25 dolarlık kara o kadr sevindim ki sanki binlerce lira kazanmıştım.. Gündüzki rulet seansı sonrası odamıza yerleşip denize indik.. Deniz adeta bi göl gibi dümdüzdü, sıcaklığı da gayet yerindeydi, deniz sonrası gölgede biraz kestirdikten sonra odamıza geçip yemek için hazırlık başladı. Yemeği Bella Pais yani beylerbeyi ismindeki bir dağ köyündeki Kybele restorantta yedik. Manzarası mükemmel, güneşin batışını izlemek çok keyifliydi... Sonrasında önce Cratos otelin Casinosuna, oradaki en az oynanacak tutarlar bizi aştığından otelimizin Casinosuna geri döndük. Malesef akşam bizim otelde de minimum bahis tutarı 5 dolara çıkmıştı. Bu durumda benim gibi acemi ve cimri bir kumarbaza oynayacak masa yoktu. Çağın black jack masasında heyecan dolu dakikalar yaşadı. Sonrasında saçma bir hareketle rulet masasıda 100 dolarlık oyun oynadık... Bu gece malesef zararla kapandı. Zaten kumarda para kazanılabileceğine inananlardan değilim, kazansan da yarınki oyunda onu fazlasıyla kaybedersin. Dozunu tutturabildiğin sürece adrenalin dolu bir eğlence olabilir ama nice yuvanın da bu şekilde yıkıldığını unutmamak getkir. Gerçekten de o gece Casino'da dönen paraları gördükçe benim gözüm korktu. Poker masalarında 50 dolarlık çiplerden dağlar yapmış amcalar, 10 dakikada binlerce dolar kaybedenler... Bir sonraki akşam makinelerde rulet oynarken Çağın'ın yanındaki teyzenin 'dün gece benim koca 36000 dolar kaybetti, bugün de zararı kapatacak diye yine burdayız' demesi olayı özetliyor sanırım...
İkinci yani son gecemizde önceliki geceden dilimiz yandığı için masalarda değil de 50 kuruşluk bahislerin yapıldığı makinelerde oynamayı keşfettim. Burada 50 tl ile ben saatlerce oyalanabilirim. Ufak ufak kaybedilip kazanıldığı için saatlerce oynananiliyor, tabi hırs yapılmadıkça. O gece Casinoda 4000 $ için çekiliş vardı, oynadığın kartları resepsiyona götürdüğünde oynama sıklığın ve yüklediğin paraya göre sana farklı sayıda çekiliş kuponu veriliyor. Çağın bizim karları götürdüğünde 4-5 tane kupon çıkınca sevinerek geldi, yarım saat sonra makinelerde oynarken yanımdaki amcanın kartına verilen 40-50 tane kuponu görünce az önceki sevincimize gülsek mi ağlasak mı bilemedik... Çekiliş tabiki bize çıkmadı...4000 dolar kazanma ihtimali başka bir Kıbrıs tatiline kaldı.
Bu arada Kıbrıs'ta alkollü içecek acayip ucuz. Örneğin burda 51 tl 'ye satılan rakı orda 18 tl. Bunu fırsat bilip stok yapmayı ihmal etmedik..
Pazar günü de öğleden sonra evimize ulaştık... Günün süprizini bize Bora yaptı... Artık 'Ba Ba ' diyordu... Evet bu onun kurduğu ilk kelimeydi ve duymak da çok heyecan vericiydi...

24 Haziran 2013 Pazartesi

SuSesi....

25 Mayısta ailecek ilk kez tatile gittik... Tercihimizi aylar öncesinde Belek'teki Susesi otelden yana kullandık... Bu oteli seçmemizdeki en önemli kriter tabiki çocuk dostu bir otel olmasıydı... Asrın Bora'yı da götürme kararımızı duyan çoğu kişi " tatilden hiç bir şey anlamazsınız, başbaşa gidin" şeklinde yorum yapsa da bizim miniğimizi bırakıp gitmek gibi bir düşüncemiz olmadı... Gerçi son aylarda uyku düzeni tamamen bozulduğunda birbirimize acaba diye bakıyorduk ama ikimizin de onsuz gitmeye içi elvermedi.. Tatil öncesinde Asrın Bora'nın ihtiyaçları için yaptığım alışveriş de oldukça zevkliydi. Little swimmers mayo bez, güneş kremi, şapka, parmak arası terlik, ince tshirtler, miniş şortlar alışveriş listemizin demir başlarıydı...
İtinayla hazırlanan üç kişilik valizlerin koca bagaja zar zor sığdırılmasıyla sabahın erken saatlerinde başladı yolculuğumuz... Yolda zaten çok sıkıntı yaratmıyor kuzucuk, yine de Toroslardan keskin virajlarla geçerken bizim gibi haliyle o da huzursuzlandı... Altı saat süren yolculuğumuzdan sonra otelimize vardık.. İsminden de anlaşılacağı üzere otelin her yerinde sular var minik bir Venedik misali;) ve tabi her yerde susesi... Bora'nın en sevdiği, duyduğunda onu en çok sakinleştiren ses doğduğundan beri susesi olmuştur... Tatilimizin huzur dolu geçeceğini Bora' nın her yerdeki suyu, çam ağaçlarını, çimenleri gördüğünde yüzünde oluşan şaşkınlıkla karışık gülümsemeyi görünce anlamak zor olmadı...
Otelimiz beklentilerimizin çok üzerindeydi, tüm gün çam ağalarının gölgesinde çimler üzerinde yattık, oyunlar oynadık. denizden korksa da havuzdan çıkmak istemedi.. Akşam animasyonları şaşkınlıkla izledi, sonrasında biz plaj, iskele partisindeyken arabasında bizi üzmeden mışıl mışıl uyudu... Geceler biraz sıkıntılı olsa da Çağınla nöbetleşe hallettiğimiz için çok yorulmadık...
İlk tatilimiz üçümüz için de oldukça keyifliydi...
Döndüğümüzde en zoru Asrın Bora'yı Ankara'da evde tutmak oldu....

Asrın Bora keyifli:)



Tombul sosisler


Her şeyi yerim


Havuz keyfiii


Denize çok alışamadı...

4 Haziran 2013 Salı

........

Asriın Bora ile ilk tatilimizden 5-6 gün önce döndük... Tatildeyken hevesle çekip burda paylasmak istedigğim bir sürü fotoğraf ve anı olsa da bu aralar ülkemizde olan olaylardan ötürü içimden paylaşmak gelmiyor açıkcası... Daha güzel günlerde buluşmak dileğiyle...