17 Eylül 2014 Çarşamba

Sonbahar...



Bu başlığı attığımda geçen sene eylül ayında yazdığım yazı geldi aklıma. Sonbaharın bana hissettirdiği hüzünden bahseden bir yazı yazmıştım. Yıl döndü, ve yine aylardan Eylül. Asrın Bora'nın 2. yaş gününe çok az kaldı. Her gün bizi şaşırtmaya devam ediyor. Akşamları işten eve dönüşte beni camda bekliyor ve arabadan inip ona el salladığımda inanılmaz bir mutluluk yaşıyor. Tabi ki ben de her gün eve dönerken koşa koşa gidiyorum bir an önce ona kavuşmak için. Uzaktan sevincini belli etse de eve geldiğimde ufak bir triple karşılaşıyorum. Bana illaki bi 'anne diit' diyor. 'Tamam ben gidiyim o zaman' dediğimde üzülüyor, 'hiç bi yere gidemem seni tüm gün çok özledim' deyip sarılıp öptüğümde yüzünde bir gülücük oluşuyor ama hala başı ters tarafa çevrili şekilde dursa da :)
Daha şimdiden kişiliğini belli ediyor bize, hangi ortamda nasıl davranacağını kestirmeye başladık. 
Bu aralar en sevdiği etkinlik 'LUNAPARK' :) Ben cumartesi günleri işteyken babası onu Cepa AVM önünde kurulan lunaparka götürüyor, Ahtapot, uçak ve çarpışan arabalara biniyorlar. Aralarında en sevdiği ahtapot. Evden Gençlik Parkı'ndaki dönme dolabın ışıklarını görüp 'bi daha, bi daha' diye tutturuyor.
Babası Ankara'da olmadığında artık onu çook özlüyor, kapı çaldığında 'baba' diyerek kapıya koşuyor, gece uyandığında 'baba' diye ağlıyor. Hepimizin babasının kaderi gibi Çağın'ın kaderi de oğlunu az görebilmek oldu malesef iş temposundan dolayı.
Çağın'la aralarında değişik bir bağ oldu çoğu baba-oğulda olmayan. Çağın onla çocuk olmayı başardığı için sanırım. İkisi bir araya geldiğinde evde şenlik oluyor tam anlamıyla. Cins cins oyunları var. Benim en komiğime giden Bora'nın davula vurup Çağın'ın da garip danslar yaptığı, Çağın yorulup oturduğunda Bora'nın gelip ona kızıp 'baba kalk kalk' diyip onu kaldırmaya çalıştığı oyun...
Üç tane şarkımız var sık sık söylediğimiz. Kırmızı balık, mini mini bir kuş, biz babamla çıktık bir yola... Aklına estiğinde bize istek yapıyor biz de söylüyoruz :) 
Yine aklımda kalan komik bir an ise; ben yemek yaparken mutfak çekmecesinden aldığı minik tavayı başının üzerine koyup 'simitçiii' diye bağırarak gezmesi. Camdan bakarken sokaktan geçen simitçiyi görmüş olmalı :)
Artık evin, anneanne ve dedenin ona yetmediğini görüyoruz. Arkadaş arıyor etrafında... Ben de oyun grubu, kreş arayışlarına başladım...
Her gün biraz daha büyüyor, kendini ifade ediyor...Onun gelişimini gözlerimin önünde minicik bir bebekken artık çocukluğu geçişini görebilmek bu hayattaki en güzel duygu.
Hep mutlu ol oğlum...


Ahtapotta baba oğul :)




Uçak ahtapot sonrası çok eğlendirmedi tabi :)
Düğüne gidiyoruz biiz :)