11 Temmuz 2015 Cumartesi

... ben seni korurum :)

Bu aralar favori cümlemiz bu. Artık büyüdü ya Bora (!)... Mesela dönme dolaba binmek istiyor, ben de adrenalinden çok hoşlanmıyorum. 'Bora'cım ama ben dönme dolaba binmek istemiyorum, yani biraz korkuyorum' dediğimde hemen kendine güvenir bir edayla ' ama ben seni orda korurum' deyip, elimi tutup beni istediği yere götürüyor.

Bir hafta önce 1 haftalık tatil için Antalya, Voyage Sorgun' a gittik. Çok güzel bir tatildi üçümüz için de. Otel çok güzeldi, geniş çimlerde Bora bol bol koştu, oynadı, günde sayısız kez dondurma yedi, havuzda denizde yüzdü, su kaydıraklarından kaydı, babasından başı denizin içinde yüzmeyi görünce bi de baktık Bora da kafasını sudan çıkarmaz oldu :) Çağın onun için tam bir rol model, o ne yaparsa Bora da aynısını yapıyor. Mesela şu an kayamadığı hatta benim bile kayamadığım kaydıraklar onun için 'babanın kaydırağı' bana 'ben büyüycem, büyüdükten sonra da babanın kaydıraklarından kayıcam' diyor.
Bu arada büyük bir aşama kaydederek sanırım bezden kurtulduk artık. Tatilde elimizde hep bi su şişesi vardı 'çişim geldi' dediğinde hemen işlemi tamamlıyorduk. Bazen biraz geç kalıyordu bildirmekte ama olsun. Şimdilik gece halen bezli. Aslında kendisi takmak istemiyor ama bezi dolu uyandığı için ben cesaret edemiyorum.
Büyümeye çok meraklı her fırsatta ' ama ben büyüdüm' derken buluyoruz kendisini.

Tatiller yaklaşırken geri geri sayıp tatille ilgili hayaller kurmaya bayılıyoruz. Önce Sorgun'u geri saydık, şimdi önümüzde bayram tatili için gideceğimiz Samsun tatili var. Her sabah uyandığında ve ben işten eve geldiğimde ' Samsun'a kaç gün kaldı' diye soruyor.
Artık o bir çocuk ve zaman su gibi akııııp geçiyor.

30 Mart 2015 Pazartesi

Gökgürültüsü

Dün yani pazar günü akşam üzeri ben yemek hazırlarken hava birden bulutlandı, şimşekler ve gök gürültüleriyle birlikte dolu yağmaya başladı. Asrın Bora da mutfakta yanımda beni izlerken irkildi ve işaret parmağı havayı göstererek o klasik sorusunu sordu. 'O ses nerden geldi?' Yazınca vurgu yapamıyorum ama çok komik bir soruşu var bu soruyu. Apartmandan bir tıkırtı geldiğinde ya da herhangi bir ses duyduğunda hemen susup işaret parmağı havada tedirgin bir şekilde soruluyor bu soruyu. Gök gürültüsü bu, şimdi yağmur başlayacak deyince elimden tutup beni pencere kenarına götürdü tedirginliği merakla karışmış bir şekilde. Hem olan biteni görmek istiyor hem de elimi sıkıca tutuyor çaktırmadan :) Ben heyecanlı bir şekilde 'Aaa Bora dolu yağıyorr baksana' deyip camı açıp yağan dolulardan bir kaçını elimde tutmayı başarıp ona gösterdim. O da şaşkınlıkla elledi doluları. Daha sonra benim  mutfakta işim olduğundan görevi Çağın'a devrettim. Sonra baktım ki çok keyifle yağmuru izliyor salonda hemen tekli koltukları camdan dışarı bakacak şekilde 360 derece çevirdik bir de küçük masamız vardı onu açtım, salonun ortasında yağmura karşı üçümüz sohbet edip keyifli bir şekilde yemeğimizi yedik.

Akşam uyku vakti geldiğinde yatakta sütünü içip sohbete daldığımızda 'ses var mı' diye sordu bana. Ben de ses olsun istiyor sanıp bekleyelim bakalım belki olur dedim. Yüzü değişince de 'Noldu sevmiyor musun sen gök gürültüsünü?' dedim. O an da Asrın Bora'dan itiraf geldi: 'Sevmilom ben gök gürültsünü, korkuyom gök gürültüsünden, gelmesin ses'
O an içime sokasım geldi onu, o kadar masum ki her çocuk gibi...
Babası da yanımıza geldiğinde ona da aynı itirafta bulundu. 'Babası ben gökgürültüsü ve sinekten korkulom'


Hafta sonları çekirdek ailemle geçirdiğim güzel ve yeri dolmaz huzurlu anlardan biriydi bu da...

13 Mart 2015 Cuma

Rusça öğrenen biri vaaaar ama kim???

2 aydır evimizde ev islerine yardım eden ve gündüzleri Bora'ya arkadaşlık eden Eliza var... Bu değişikliğin en sevdiğim yanı Eliza'nın Türkçe'yi hiç bilmezken ana dilinin Rusça olması. O Bora'dan Türkçe ögrenirken Bora da ondan Rusça öğreniyor. 2 ayda bir hayli geliştiğini söyleyebilirim hata Rusça'sının. Bu pazartesi de evimize çok yakın olan Rus kültür derneğinde rusça kursa başlıyor olacak... Bakalım bu macere Bora'ya ikinci bir dilin kapılarını mı açacak???



27 Şubat 2015 Cuma

ne demek o?

Uzun süredir aklımda yazma fikri var ama yine her zaman ki gibi telaşeden ihmal ettim...
Yazının başlığı belliydi ama kısmet bu güneymiş: Bu sıralar hayatımızın odağındaki soru olan ' ne demek o'
Benim minik oğlum her geçen gün büyüyor, her gün bizi şaşırtıyor. Bu aralar her kelimenin anlamını, kullanım yerini öğrenme dönemindeyiz. Bilmediği ya da daha önce duymadığı bir kelime kullandığımızda ' ne demek o' ya da ' sen ne dedin annesi ?' diye soruyor hemen.
Çağın iş nedeniyle halen sık sık şehir dışında. Telefonda artık aktif konuştuğu için babası telefonda ne getiriyim sana gelirken diye soruyor, o da genelde 'Çikolata veya araba' olmak üzere isteğini söylüyor ve asla da unutmuyor. Çağın geldiğinde koşa koşa kapıya gidiyor, hoş geldin demeden önce ' bana ne aldın?' diyor ya da direkt eline bakıyor ne getirmiş diye. 
Aslında bu yazı uzun zaman önce yazılmış ama bir türlü nedense yayınlanmamış bir yazı...
E fotoğraf koymadan bitmez hiç bir yazı...








31 Aralık 2014 Çarşamba

Güle güle 2014...



2014 biterken bu yılın son gününde bir yazı yazmadan olmaz... Bir yıl daha bitiyor yepyeni bir yıl başlıyor...

2014'te çok şey yaşadık iyisiyle kötüsüyle, iyi olanlar ağır bastı.
Minik oğlum her geçen gün bize olan sevgisini daha da güzel ifade eder oldu.
Her yeni gün bizi öğrendiği yeni bir şeyle hayrete düşürdü.
Bol bol gezdik onunla, güzel anılar paylaştık.
Kimi zaman hastalandı endişe eder olduk. Yüzünün tekrar güldüğünü görünce biz de rahat bir nefes alır olduk.
Dayımız şehir değiştirdi onu özler olduk.
Çağın'ın da benim de çalışma hayatımız iyice yoğunlaştı. Haftasonları yorgun olsak da beraber güzel vakit geçirmeye çalıştık.
Asrın Borası okullu oldu.
Telefonda bizle sohbet eder, 'fotodas :) (fotoğraf)' lara bakar oldu.

Şimdi bu koskoca bir yılı geride bırakırken 2015 için umut doluyum. Sevdiklerimizin hiç eksilmediği, anılarımıza nicelerini eklediğimiz, neşemizin artarak çoğaldığı bir yıl olmasını diliyorum.

Öncelikle ailem ve herkes için hep güzellikler getir 2015...






27 Kasım 2014 Perşembe

Bizim rutin akşamlarımız...

Yoğun bir iş hayatım var, çoğu günlerde saat 5 e kadar sabrın çoktan tükenmis oluyor bile. Yorgun argın işten eve geliorm, arabayı parkediyorum. Veeee camda beni heyecanla bekleyen bir çift yeşil göz. Beni görünce seviniyor el sallıyor. Zile basıyorum apartman kapısını Kibar açıyor ve bir ses 'tiinooo' ( kim o?) o an tüm yorgunluğum kuş olup uçuyor. ' beniim' diye sesleniyorum. ' Anne delmiş' diye cevap alıyorum. Beni hemen salona arabalarının yanına çağıriyor ve başlıyor komutlar
- hadi araba oyna
- sen bunu al
- hadi kopru yap
- olmadı baraj yap
- ben ters parkediorm sen duz git
- hadi boyama yapalım....

Bu liste uzayip gidiyor. İkea'dan aldığımız masa ve 2 sandalyesi 1-2 aydır salonumuzun baş köşesinde. Oraya oturup boyama yapmaya bayılıyor. O soyluyor biz çiziyoruz. Bazen de büyük/ küçük araba çiziyor !?!
Sıkılınca elinde kitapla geliyor 'hadi bidap oku' diyor. Beraber kitap okuyoruz tabiki genelde taşıtların olduğu sayfaları. Kelime hazinesi her geçen gün artıyor. Taşıtların hepsini, örneğın: beton arabasına kadar biliyor. 
Yemek vakti geldiğinde artık mama sandalyesi yerine bizim sandalyeleri tercih ediyor. Bu durumda evde Çağın da varsa ya Çağın ya da ben ayakta yemek durumunda kalıyoruz.
İstediği yemekleri de artık açıkca belirtiyor. Erişte istediğinde eğer yemekte eriste yoksa kıyamet kopuyor 'makaka' diye. İki ayak bir pabuçta hemen yapilmaya calisiliyor. İştahı genelde iyi. Bazen kendisi bazen de birlikte yiyiyoruz.
Yemekten sonra ellerini kendisi yıkıyor veee oyun faslına devam. 
Uyku vakti yaklaştıgında odasında pijamamızı giyiyor, disimizi fircaliyor ve yatağa geciyoruzzz. Sütünü icerken benim saclarımla oynuyor. Süt bittikten sonra bana sarılıyor ben onun miss kokusunu icime cekiyorum o tatlı uykusuna dalarken. Bazen uykuya daldi sanip yanindan ayrilirken bana hoop diye sarilip geri yatiriyor beni. Yatakta da herkesin yeri belli kimse kimsenin yastiginda yatamiyor ;)
Ve bana kalan yaklasik 30-45 dakikada ben de kitap okuyorum, tv ya da internette dolaşiyorum. Ve benim de göz kapakların ağırlaştıgında bugunle birlikte bu seferlik yazı da biter...

6 Kasım 2014 Perşembe

Asrın Bora 2 yaşında 😃


Uzun süredir yazmaya heveslenip, sayfayı açıp, yazıma başlama girişimlerim oldu ama bir türlü başaramadım. 
Asrın Bora artık 2 yaşında. Bu sene doğum gününü aile arasında bir kahvaltıyla kutladık. İlk başlarda süsleme vs planlarım arasında yoktu ama günler yaklaştıkça bir şeyler yapmaya karar verdim. İş yerinde Mehtap'ın desteğiyle hasta aralarında 'ponpon'lar yaptık. 
Gelenlerin sayısı az olunca herkese Asrın Bora'nın ağzından minik notlar yazdım. Bu seneki hediyemiz de Asrın Bora'nın fotoğraflarından yaptırdığım magnet. 
Biz bize sıcak bir organizasyon oldu. Asrın Bora scooterinin uzerine bağladığımız uçan balonuyla gezdi durdu. Dayısınin hediyesi olan Arabalı pastasını çok sevdi. Mumları üfledikce ' hadi bi daha' deyip tekrar tekrar ufledi.  

Güzel günlerimiz olsun hep birlikte ...